Blog

Migren ve EMDR

Migren

Tarihte; en bilinenleri Kant, Freud, Nietzsche, Van Gogh, Cervantes olmak üzere bir çok ünlü migrenden mustarip olmakla birlikte, bir bakış açısıyla migren yaratıcılığın kaynağı veya bir çeşit kamçılayıcı gibi tariflenmiştir. Emily Dickonson “Bir cenaze hissettim beynimde” isimli şiirini migreni için yazmış, Monet ise migrenini tuvale aktarmıştır. Hayranlık uyandırabilecek şekilde anlatılan migren deneyimi, kişilerin günlük hayatta yaşadığı ataklara bakılınca durum gözüktüğü gibi değil, tersine oldukça sancılı ve dayanılması zordur. Migren ortaya çıktığı durumda kişiler yaşadıkları ağrı atağı ve bulantı gibi belirtilerin şiddeti nedeniyle genellikle doktora başvurduklarından, ağrı migren olarak tanı alır. Migrenin belirtileri çok çeşitli olup, kişiden kişiye ve hatta aynı kişide bile zaman zaman değişim gösterebilir.

 

Migrenin Psikolojik Etkileri

Avrupa Yakası dizisini izleyenler, İffet karakterinin “soldan soldan geliyorlar” repliğini hatırlarlar. Bu replikle karakter, gerildiğini hissettiren bir durum sonrası baş ağrısının gelmekte olduğunu ifade eder. Başının sol tarafında saplanma şeklinde yer alan ağrı yayılarak artar. Stres yaratan olayların etkili olduğu bilinse de, sadece bu kadarla sınırlı ve basit değildir tabi. Ağrıyı başlatabilecek durumlar kişiden kişiye, hatta aynı kişide bile dönemsel olarak değişebilmektedir. Mevsim geçişlerinde, uyku düzenindeki veya diyetteki değişimlerde migren tetiklenebileceği gibi araç tutması, ışık veya sese hassasiyet de birlikte görülebilir.

Kronik ağrının ortaya çıktığı durumlar gibi seyri de değişebilir. Saplanma veya zonklama şeklinde tarif edilen ağrı yer değiştirip yayılabilir. Ağrının şiddeti artarak diğer belirtilerle birlikte günlerce sürebilir. Baş ağrılarında artış olduğunda kişi, günlük rutinindeki bir çok işini yapamayabilir, hatta okuluna veya işine dahi gidemeyebilir. Halihazırda var olabilen psikolojik sorunların üzerine zorlayıcı duygusal yaşantılar eklenebilir. Örneğin, migreni olan kişi önemli bir sınava gireceği zaman “ya atak yaşarsam” kaygısıyla da ayrıca baş etmek durumundadır. Gözüne gelen ışıkla birlikte, migrenin başlayacağına dair paniğe kapılabilir. Kişi, atağı başlatabilecek veya arttırabilecek etkenleri zaman içinde keşfeder ve keşfettikçe yaşamını da düzenlemeye çalışır. Uzun yola çıkmak istemeyebilir, ışıklı veya gürültülü ortamlardan kaçınabilir. Hal böyleyken, migreni olan kişilere çevresinden tepkiler gelmesi de kaçınılmazdır. Bütün bu tedbir almaya yönelik düzenleme çalışmaları yakınındaki kişileri de belli ölçülerde kısıtlayıcı hale gelebilir. Bu kısıtlamalar ve çevreden gelen tepkilerle birlikte kişi kendisini sıkışmış hissedebilir, sıkışmışlıkla birlikte kızgınlığa ve kendisinin neden tüm bunları yaşadığına dair siteme neden olabilir. Uzun yıllar boyunca migrenle baş etmeye çalışan kişilerin zaman zaman yılgınlık ve yorgunluk yaşamaları da doğaldır.

 

Migren ve EMDR

Doğal afetler sonrasında gelişebilecek travma sonrası stres bozukluklarının akut veya süregiden belirtilerinin azaltılmasında etkili olduğu kanıtlanan EMDR’nin alanı zamanla genişlemiştir. EMDR’nin etkili olduğu alanlar; panik atak, fobiler, depresyon gibi psikolojik sorunların olduğu birçok durumla bağlantılı olmak üzere çok çeşitlidir. Davranış Bilimleri Enstitüsü, EMDR Terapisi ile ağrı ve fibromiyalji ile ilgili araştırma projeleri yürütmüştür. Baş ağrılarının sıklığında, süresinde ve ağrı şiddetindeki azalmaya dair sonuçlar, fibromiyalji ile ilgili de benzer şekilde elde edilmiştir. Süresinde ve ağrı kesici miktarında azalmaların kaydedildiği bu araştırma sonuçları umut vaat edicidir.

Günlük hayatta travma etkisi yaratan olaylar, bazen hemen sonrasında, bazen birikimli olarak çeşitli psikolojik sorunların oluşmasına sebebiyet verebilir. Kronik ağrının ortaya çıktığı dönemin öncesinde de genellikle stres yaratan yaşam olayları bulunur. Ağrı atağının kendisi de kişiyi travmatize eder. Kronik ağrı, kişinin günlük hayattaki işlevlerinde aksamalara sebep olabileceği gibi yürüttükleri işlerini tamamen durdurmaya da neden olabilir. Kronik ağrının sürdüğü dönemlerde, kişiyi sosyal hayattan geri çekilme ve izole olmaya kadar götürebilir. Işık, ses veya yol tutması gibi atağı başlatabilecek tetikleyen etmenlerden uzak durmaya çalışmak da ayrıca kişi için yorucudur. Ağrının başlangıcını ve seyrini öngörmeye başladıktan sonra

, kendisini kısıtlayıcı çeşitli önlemler almak da kişi için ayrı bir stres kaynağı haline gelirler. Migren öncesi, stres yaratan yaşam olaylarıyla birlikte günlük olarak stresi tetikleyen olaylar ve ağrı atakları EMDR’nin konusu olmak üzere değerlendirilirler.

 

Uzm. Psk. Filiz Koçak

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın