Blog

Obsesif – Kompulsif Bozukluk

Obsesif Kompulsif Bozukluk, kişinin zihinsel düzeydeki takıntıları (obsesyonları) ve bu takıntıların (obsesyonların), kendisini çeşitli davranışlara yol açmak üzere zorladığı hissiyle birlikte gerçekleştirdiği zorlantıları (kompulsiyonları) ile bir bütündür.

 

Takıntı (Obsesyon)

Takıntı.. Takıntı deyince ne çok şey akla gelir; kafaya çok takıyorsun, hoca bana taktı, seni takıntı yaptı vb. gibi. Takıntı, günlük hayatta bir çok durumda kullandığımız bir kavram olsa da, burada bahsedeceğimiz takıntı (obsesyon), kişinin hayatını zorlaştıran ve giderek daha yorucu hale getiren kendi zihninin ürettiği düşünceler, imgeler veya itkilerden oluşur. Takıntı (obsesyon), içerikleri farklılaşmak üzere çeşitlilik gösterir. Sayı sayma, temizlik, zarar verme, şüphecilik, simetri, cinsellik, dini veya saldırgan içerikli olmak üzere, aynı kişide birden fazla çeşitlilikte görülebilir. Takıntılar (obsesyonlar), zihne tekrarlayıcı ve rahatsız edici şekilde istenmeden gelir. Rahatsız edici etkisiyle birlikte, kişi bunları bastırmaya çalışır veya zorlantıları (kompulsiyonları) yerine getirerek zihnindeki bu baskıyı rahatlaymaya çalışır. Takıntı nasıl yenilir sorusuyla zihin ne kadar meşgul olsa da, bastırılmaya çalışılan obsesyonların tekrarlayıcı şekilde geldiği görülür. Çekiçle kurbağa vurma oyunundaki gibi; kurbağaya vurup aşağı gönderirsiniz, sonra tekrar yukarı çıkar. Ne kadar hızlı hareket ederseniz edin, siz birine vururken diğeri yukarı çıkar.

 

Zorlantı (Kompulsiyon)

Takıntı içeriğine uygun olarak, kişinin kendisini yapmaya zorunlu hissettiği tekrarlayıcı eylemlere zorlantı (kompulsiyon) adı verilir. Örneğin; temizlik takıntısına karşılık olmak üzere el yıkama bir kompulsiyon olarak yapılır. Sayı sayma veya içinden dua okuma gibi zihinsel düzeyde kalan eylemler de zorlantı (kompulsiyon) niteliğindedir. Geçici olarak kişiyi rahatlatır. Sonra yeni gelen bir obsesyonla birlikte tekrar edilir ve bu böyle devam eder. Kompulsiyon, her ne kadar geçici de olsa verdiği rahatlık sebebiyle bir nevi ödül niteliğindedir.

 

Takıntı (Obsesyon) ve Zorlantı (Kompulsiyon) Çeşitleri

Kontrol etmek ile ilgili kompulsiyonları olan kişiler; ocağın kapandığını veya kapının kilitlendiğini tekrar tekrar kontrol edebilirler. Kontrol etmek ihtiyacı yaşayan kişi için, bu tip durumlarda yaptığından veya yapmadığından emin olmak neredeyse imkansızdır. Temizlik ile ilgili obsesyonlar da çok çeşitli olmak üzere, genelde kir veya mikrop bulaşmasından endişe etmek şeklinde görülür. Uzun sürelerde ve belli ritüellerle banyo yapma, sıklıkla ellerini yıkama ve/veya ev temizliği ile uğraşma gibi kompulsiyonlara yol açar. Bahsedilen süreler göreceli olabileceğinden belirtmek gerekir ki; kişinin obsesyon ve kompulsiyonlarının günde toplam bir saatten fazla zamanını alıyor olması durumunda Obsesif Kompulsif Bozukluktan söz edilebilir. Dini ve ahlaki değerlere saygısızlık yapmaktan çekinme ile ilgili obsesyonları olan kişinin dua ve ibadet sıklığını, günlük yaşamını aksatacak şekilde arttırdığı görülür. Sayı sayma ile ilgili olmak üzere; belirli bir sayıya kadar sayıp tekrar baştan başlama veya sayarak adım atma şeklinde görülen kompulsiyonlar en belirgin örneklerdendir. Sayı sayma, ayrıca diğer kompulsiyonlarla birlikte de görülebilir; belirli sayıda ellerini yıkama veya dua okuma vb. gibi.

Obsesif Kompulsif Bozukluğu olan bir karakteri, Jack Nicholson’un baş rolde olmak üzere canlandırdığı As good as it gets (1997) filminde konuya dair bir çok sahne vardır. Filmin başında, Melvin’i (Jack Nicholson) huysuz ve öfkeli bir karakter olarak tanısak da yavaş yavaş anlarız ki, hayatı gerçekten çok zordur. Tabi, kendisinde her OKB var olan kişi, bu şekilde öfkeli olacak değil ama o kadar zorlanmış ve sıkışmış hisseden birinin, öfke duygusunun çıkması da bir o kadar doğaldır. Tam olarak neler yaşadığını anlamak ne kadar zor olsa da, Melvin’in ritüellerini ve ritüellerinin dışına çıktığı durumların, onun için ne kadar rahatsız edici olduğunu görebiliriz. Sayı sayma ile ilgili ritüelinde; kapıyı sayarak kilitler, emin olmak için kilidi ters yöne çevirip sayı saymayı tekrarlayarak kilitler. Işığı açıp kapatırken de, bunu aynı şekilde sayı sayma ritüeline uygun yapar. Geçici olarak bir rahatlama yaşar, ta ki yeni bir takıntı (obsesyon) ile ilgili bir durum yaşanana kadar. Düzen, simetri ve temizliğe dair olmak üzere bir çok başka obsesyonu ve bunlara uygun gerçekleştirdiği ritüellerini de ayrıca görebiliriz. Tam olarak belli sayıda ve düzende, hep aynı masada olmak üzere yemek siparişi vermesi gibi örnekleri sıklıkla izleriz.

 

Obsesif – Kompulsif Bozukluk (Takıntı – Zorlantı Bozukluğu) ve Psikoterapi

Günlük hayatta

https://www.puttygen.net/

, insanların aklına istenmeden gelen çeşitli düşünceler, imgeler olabilir. Bu düşünceler, yorumlanış biçimleri doğrultusunda obsesyona dönüşürler. Dolayısıyla, yorumlama biçimiyle birlikte tehlike algısı değişir. Bu düşüncelerin ve sonuçlarının kontrol edilmesi gerektiğini düşündükçe de, kompulsiyonlar artar. Kompulsiyonlar, kişiyi rahatsız edici obsesyondan geçici olarak da olsa bir nevi kurtarma işlevi gördüğünden devam eder. Obsesyon ve kompulsiyonlarla ilgili uğraşıların, günlük hayatı aksatacak kadar zorlayıcı ve yorucu hale gelmesi an meselesidir. Kişinin enerjisini ve zamanını bu uğraşılara harcıyor olmasından dolayı yorgun ve yılmış hissetmesi doğaldır. Psikoterapi için karar vermek de zor gelir. Sanki ne yaparsa yapsın, obsesyonları bitmeyecek, geçmeyecek gibidir. Nitekim, bütün uğraşısı bu rahatsız edici obsesyonlardan kurtulmak üzerine olduğu halde devam ettiklerinden, dahası kompulsiyonlarını yapmak zorunda olduğu düşüncesinden dolayı çaresiz hisseder. Anlatmak da, bir o kadar zor gelir. Psikoterapide, davranışsal ve zihinsel yönelimli olmak üzere çeşitli yöntemler kullanılır. Obsesyonların içerikleri, hatalı ve gerçekçi olmayan yorumlamalar incelenir. Ayrıca, kişilerin travmatik deneyimleri de ele alınır. Obsesif – Kompulsif Bozukluğu olan kişilerin çocukluk çağı travmalarının olduğu bilinmektedir. Psikoterapi, travma odaklı uygulamalardan EMDR Terapisi ile birlikte de yürütülebilir.

Uzm. Psk. Filiz Koçak

Kaynakça;

DSM-5

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın